NEZİHA IRK

HİZMETLERİM

Aile Çifti Terapisi

Lorem ipsum dolor sit amet constur elit sed do eiusm tempor incidet dolore magna ex aliqu enim ad minim.

Randevu Al

Ruhsal Travma

Lorem ipsum dolor sit amet constur elit sed do eiusm tempor incidet dolore magna ex aliqu enim ad minim.

Randevu Al

Bireysel Terapi

Lorem ipsum dolor sit amet constur elit sed do eiusm tempor incidet dolore magna ex aliqu enim ad minim.

Randevu Al

BİZ SİZİ ARAYALIM MI?

Randevu vermek için sizi arayalım.

S.S.S

Sıkça Sorulan Sorular

Danışanlarımızın sık sık sorduğu soruları sizler için bir araya getirdik. Aradığınız sorunun cevabını burada bulamıyorsanız benimle iletişime geçin.

Beni Arayın

Terapi Nedir?

Terapi Freud’un deyimiyle “konuşma tedavisidir.” Bu iki kelimelik basit açıklamadan yola çıkarak aklınızdaki pek çok soruya cevap verebilmektedir. Yani Terapide psikologların yaptığı gibi ilaç ve görsel tanı deneyleri gibi tetkikler olmaz. Terapi ile insanlar negatif tutumların azalmasını ve ruhsal manada olgunlaşmayı da sağlar. Ne yazık ki çağımızın modern rahatsızlıklarından biri stres ve depresyon gibi ruhsal rahatsızlıklar. Bu rahatsızlık hisleri olmaksızın kimi insanlar rahatlamak ve motive olmak için düzenli olarak Terapi almaktadır. Bu insanlar konuşarak içlerindeki olumsuz düşüncelerden kurtulur ve kendilerini rahatlatırlar. Kişi, olumsuz ve çıkış bulamadığını düşündüğü konularda kendini ifade eder rahatlar ve Terapist sayesinde iletişim kurma yeteneklerini arttırır.

Psikolog nedir? Kimdir?

Psikolog, üniversitelerin 4 yıllık psikoloji bölümlerinden mezun olan, sözlükte ruh bilimci olarak tanımlanan ve psikoterapi, psikolojik danışmanlık alanında danışanlara hizmet veren kişidir. Türkiye’deki üniversiteler genelde pratiğe dayalı değil de daha çok teoriye dayalı eğitim vermekte; mezun olan bireyler sonrasında gelişim psikolojisi, klinik psikoloji, endüstri psikolojisi, sosyal psikoloji ve spor psikolojisi gibi farklı uzmanlık alanlarında kendilerini geliştirebilmektedirler. Birçokları tarafından oldukça karmaşık bulunan ruh sağlığı gibi bir alanda çalışmak, insan düşüncesini kavramak ve psikoterapi yapmak çok daha fazla eğitimi, bol pratik yapılmasını, yeterli deneyim kazanılmasını ve etik ilkelerin benimsenmesini gerektirir. Bu yüzden psikolog; ek olarak bilişsel davranışçı terapi, psikanalitik terapi, EMDR yani Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme terapisi, oyun terapisi, cinsel terapi, çift terapisi gibi terapi eğitimlerine katılır ve bu terapiler için süpervizyon alır. Süpervizyon; eğitimini tamamlamış olan psikologların veya psikolojik danışmanların alan bilgilerini sahada yetkin bir şekilde kullanabilmeleri için süpervizör denilen deneyimli bir psikolojik danışmanca yapılan danışma sürecinin objektif kalması ve kaliteli olması maksadıyla yapılan denetlemedir. Bu eğitimlerle üniversitelerde kazanılmış olan temel bilgilerin üzerine ekleme yapılıp bilgi seviyesi arttırılır. Bu eğitimlerde spesifik bilgiler alınır, insanın ruhsal dünyasının kavranılması kolaylaşır ve psikolojik vakalara tıbbi olmayan müdahale teknikleri öğrenilir. Çeşitli anaokulu, bakım evi, kreş ve psikiyatri hastanelerinde staj yapılmış olması da bir psikolog için önemli kriterlerden biri olarak düşünülebilir. Katılmış olunan terapi eğitimlerini ve süpervizyonları başarıyla tamamlayan kişiler, terapi yapmaya yetkili olabilirler.

Psikolog ve psikiyatrist arasındaki fark nedir?

Halk arasında isminin de birbirini andırması sebebiyle en çok karıştırılan meslek grubu; psikolog ve psikiyatristtir. Psikolog, ruh bilimiyle iştigal eden, bireylerin duygu, düşünce ve davranış süreçlerini inceleyen, tanı ve tedavide görev alan ruhbilimci; Psikiyatrist, ruh ve sinir hastalıkları bakımından bireyde görülen uyumsuzlukları önleme, teşhis ve tanıda görev alan uzman doktor şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere birbirinden çok da farklı olmayan disiplinlerden faydalandıkları aşikâr 2 meslek grubudur. Psikolog ve psikiyatrist arasındaki farklar Psikiyatrist, psikiyatri alanında uzmanlaşmış olan tıp doktorudur. Psikiyatristler ruh sağlığı ve sinir hastalıkları konusunda farmakolojik eğitim alırlar. Yani psikiyatristin ilaç yazma yetkisi bulunmaktadır. Psikolog ise, 4 yıllık psikoloji lisans programını tamamlayan kişidir. Psikologlar yüksek lisans yaparak uzmanlaşmaktadırlar. Hastane ve kliniklerde karşılaşılan psikologlar genellikle uzman klinik psikologlardır. Psikologlar da psikiyatristler gibi hastane ve kliniklerde çalışabilir ancak farmakolojik eğitim almadıklarından ilaç yazma yetkileri yoktur. Klinik psikologlar, ruh sağlığı ve sinir hastalıkları hususunda hastalığın tanısına yönelik karar sürecinde ve bu süreç sonucunda seçmiş olduğu psikoterapi yöntemiyle bireyin tedavisinde etkin bir rol üstlenmektedir. Genellikle psikiyatristler ilaçla tedavi yöntemini seçerken psikologlar danışana psikoterapi seansları uygulayarak tedavi etme yöntemini seçerler. Bu sebeple psikolog ve psikiyatrist bir arada çalışabilirler. Psikoloğun ilaçla tedaviyi tavsiye ettiği durumlarda hastayı psikiyatriste yönlendirmesi, psikiyatristin de ilaçla tedavinin yanında psikoterapi yöntemini de istemesi durumunda danışanı psikoloğa yönlendirmesi mümkün olabilmektedir.

Psikolog seçerken dikkat edilecek unsurlar nelerdir?

Psikolog, danışanların yaşamış oldukları psikolojik sorunların üstesinden gelebilmek ve bir daha böyle sorunlarla karşılaşılırsa daha rahat başa çıkılmasını sağlayacak telkinleri alabilmek maksadıyla gittikleri bir nevi psikolojik danışmandır. Danışanlar kendilerine ait eş, çocuk, iş ve çevreleriyle yaşamış oldukları sorunlardan bahseder ve psikologlardan bu sorunların çözümüne yönelik tavsiyede bulunmalarını beklerler. Dolayısıyla bireyler kendi özeli denilen şeyleri alanında uzman kişilerle paylaşmakta, ruh bilimciler de mesleki etik gereği bu paylaşılanları hiçbir yerde dile getirmemektedirler. Bir psikologda bulunmaması gereken ve uzman seçerken dikkat edilecek unsurlar şunlardır: Psikolog, bir danışanı hususunda ailenin diğer fertleriyle de görüşmek isteyebilir. Bunu yaparken aile fertleri arasında birbirlerine söylenmemesi gereken şeyleri söylememeli, aile içerisindeki mahremiyete azami özen göstermelidir. Bu konuları başka ortamlarda kesinlikle paylaşmamalıdır. Hiçbir şekilde yargılamaz ve eleştirmez. Danışanların anlatmış olduğu konulara veya yapmış olduğu davranışlara yönelik yargılayan ve eleştiren bir üslupla yaklaşmaz. Danışanı ilk bakışta çözmeye çalışmaz; nasıl bir insan olduğuna dair yargıda bulunmaz. Başka bir deyişle danışana karşı önyargılı bir yaklaşımda bulunmazlar. Danışanları kendi isteği ve düşündüğü şekilde yönlendirmez; onları bir şeyler yapmaya zorlamaz. Ancak karar verme sürecinde tüm bileşenleri hesaba katmasına yardımcı olur ve kararı danışanın kendisine bırakır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde yetkin bir psikolog seçilirken; Nitelikli bir eğitime sahip olması, Danışılacak alanda uzmanlaşmış olması, Mesleki etik kurallarına azami hassasiyet göstermesi gibi unsurlara dikkat edilmesi gerekir.

SİZLER İÇİN EN İYİSİ

DANIŞAN YORUMLARI

SON PAYLAŞILAN

BLOGLARIMIZ